Konfor Alanı Nedir?
Kişilerin kendilerini rahatta hissettikleri, yapılacak işleri ve sorumlulukları olmasına rağmen geciktirip ya da bir iş, bir hazırlık, farklı alanlarda uğraş olabilecek bu etkenlerin oluşumuna engel olan rahatlık bölgesinin tanımı; Konfor Alanı’dır. İnsan eline geçebilecek her türlü fırsatı, hayattan alınabilecek zevkleri ve tecrübeleri hep bu alanın içinde kaçırır.
Oysa her şey net ve istikrarlı bir karara bakar. Burada işin içine “İstek ve Arzular” girer ve bireyin tam olarak ne istediği, neyi ne kadar istediği, istediği şeylere hangi arzu ve istek seviyelerinde talep ettiği önemlidir.
Konfor Alanı Nasıl Terk Edilir?
Yaşamı boyunca monoton bir hayat süren kişiler bu konfor alanına kendilerini özümser ve bir işi başarabilmek adına yarım adım dahi atmazlar, atmak istemezler. Bunun belli başlı sebepleri vardır; Maddiyata ihtiyacı yoktur, ailesinin ve sevdiklerinin desteği ile geçinebildiğinin farkındadır, çalışma ya da bir işi başarabileceğini asla düşünmez, (yeniliklere tamamen kapalıdır.)
Bu sayılan maddeler hemen hemen konfor alanının içinde kalmış kişilerde rol oynar. Konfor alanını terk etmek bu sayılan zincirlerinin ama hepsini ama bazılarını kırık hayatında ciddi kararlar almanın zamanı geldiğinde anlaşılır. Sağlık elden gitmiştir, sosyal olarak buhranlar yaşanmaya başlanmış ve maddi gelir kaynağı kesilmiştir. Ve belki de en önemli etken bir gönül ilişkisinin başlaması ya da filizlenmesidir.
Konfor Alanının Dışına Çıkmak
O kasvet ve bulanıklık dolu alanın içinden kendini dışarı atan kişi geçmiş olduğu yıllara ah vah eder. O mutlu olduğunu sandığı karanlık daire içinde zamanını, sağlığını, ruh halini nasıl heba ettiğinin farkına varır. Gezip, dolaşıp, gördüğü sosyal çevrenin ,oturduğu ve üstünden belki 6,7 saat kalkmadığı o kanepeden çok daha rahat olduğunun kanaatine varır. Bu dış alan eskiye nazaran ona özgüven, bireysel özgürlük, ve en önemlisi bir benlik verir. Her kim olursa olsun farklı farklı psikoloji de insanlar olsun konfor alanı bir hapistir.
Kişinin önce beyni içinde bir örümcek ağı oluşumunu sağlar, beyin monotonlaşır ve bu bedensel aktivitelere yansır. En sonunda hayattan bir beklenti arayışı isteği dipleri görür… İşte bu hallere ulaşmadan kişi (yeter artık) diyebilmeli ve sorgulamalıdır. O kapalı zindandan dışa doğru ilk adımı attığında aslında anne karnından yeniden çıkmış hissiyatını yansıtır. Konuyu toplayacak olursak; her ne olursa olsun hayat bir oda içine kapanarak yaşanacak kadar basit değil. Kişi önce kendine ve sonra yaşadığı dünyaya bir şeyler borçludur.
Kendine dair hiçbir beklentisi olmasa bile içindeki o merhamet duygusunu ateşleyip dışarıda olan sokak hayvanlarına bir kap su bir kap mama için o alanı terk etmek zorunda. Çünkü bunu aynı oksijeni tükettiği aynı kaynağın suyunu içtiği o hayvanlara borçlu. O bir kap mama bir kap su hayvanların, o konfor alanında keyfi sefa süren kişi üstündeki haklarıdır.